20 Temmuz
Yeni Nesil Medya Danışmanlığı
Hızla değişen dünyamız gibi halkla ilişkilerde de birçok değişim yaşanıyor. Peki, medya ve halkla ilişkiler dünyasında yaşanan bu değişeme nasıl adapte olmak gerekiyor?
Halkla ilişkiler değişiyor, ancak geleneksel bir yönde değil. Kitle iletişim araçlarının sayılarının artması ile birlikte günümüzde insanların dinlenildiği, interaktif iletişim kurulduğu bir iletişim modeli yer alıyor. PR tek yönlü bir iletişim modeli değildir, aksine çift yönlü, döngüsel bir iletişim modelini kapsamaktadır. Bunun nedeni de günümüz teknolojilerinin, kitle medyasının kitleleri çift yönlü bir iletişime doğru itmesidir.
Halkla ilişkilerde yaşanan diğer bir değişiklik ise, son birkaç yıldır tüketicinin artık fikirlerinin ve kararlarının önemli hale geldiğidir. Yeni medya ile hedef kitlenin de söz sahibi olmasına olanak sağlamıştır. Mutlu ya da kızgın müşteriler artık oldukça etkili olabiliyor, dolayısıyla bu kitleyi göz ardı edemezsiniz. Önemli olan tüketicinin bu sesini duyarak, nasıl karşılık verdiğinizdir.
Halkla ilişkilerin değişim yaşadığı bir diğer alan ise nasıl ölçümleme yapıldığı ile ilgilidir. Kitle medyasının yaşadığı bu değişim ve PR’ın bu değişime adapte oluşu halkla ilişkilerin temel prensiplerinden biri olan ölçümlemenin de git gide önem kazanmasını sağlamıştır. Halkla ilişkilerde her ay nerede, kaç kez görünmenizle sağlıklı bir ölçüm yapılamaz. Geleneksel ve sosyal medyada mesajınızın kaç kişiye ulaştığı, nasıl tepkiler aldığınız, hedef kitlenizin yaptığınız çalışmayı beğenip beğenmediğini anlamak ve bu verilere göre iletişim çalışmalarınızı revize etmenin markayı başarıya götüreceği bilinci yaygınlaşmaya başlamıştır. Bu bilincin yaygınlaşması, daha doğru ve daha yaratıcı halkla ilişkiler çalışmalarının yaratılmasına olanak tanımıştır. PR’ın ölçümlenebilmesi, PR çalışmalarının ne kadar başarılı olduğunun anlaşılması ve PR’ın markaya sağladığı yararların daha görünür olmasını sağlamıştır. Bu sayede, bir çalışmanın yanlış ya da doğru yönde ilerleyip ilerlemediği saptanıp markanın istediği imaja daha sağlıklı bir yolla ulaşması sağlanmış olur. Artık, yaptığınız halkla ilişkiler çalışmalarının kurumun satışlarına direkt etki edip etmediğine, müşteri memnuniyeti ve müşteriyi elde tutma gibi açılardan olumlu katkılar sağlayıp sağlamadığına bakılan bir dönemdeyiz.
Günümüz dünyasında pek çok iletişim kanalının, hedef kitle profilinin ve mobilleşmenin, akıllı telefonlar ve akıllı nesnelerin hayatımızın her alanına yerleşmesi ile birlikte yapılan PR çalışmaları işin profesyonelleri tarafından doğru zamanda, doğru mecrada ve en önemlisi doğru bir ton ile yapılmasının önemini artırdı. Yanlış mecrada, yanlış zamanda ve yanlış dil ile hedef kitle karşısında yer almak, bundan 20-30 yıl öncesinin aksine bir marka için daha tehlikelidir.
Özetle; dünyanın kendi dinamikleri içinde ve dinamik bir yapı olan iletişim sektöründe PR’ın olduğu yerde kalması bu değişime ayak uydurmaması düşünülemez. PR, yapısı gereği çağa adapte olmak ve hatta zaman zaman çağın bir adım önünde yer almak zorundadır. Değişime karşı direnmek, bu adaptasyona uyum sağlamamak, tek yönlü iletişim çalışmaları yapmak, hedef kitleyi görmezden gelmek, mecraya uygun dil kullanmamak; markaya kötü hizmet vermek ve boşa zaman harcamaktan başka bir şey değildir.