11 Mayıs
Annenin İşe Dönmesinin Formülü Kurumsal Kreşlerden Geçiyor
Türkiye’deki ilk 500 şirketin sadece yüzde 5’i kreş hizmeti sunuyor. İş yaşamında cinsiyet dengesini sağlamak amacıyla faaliyetlerini yürüten PWN İstanbul’un Yönetim Kurulu Başkanı Aylin Satun Olsun’a göre annelerin iş hayatına daha hızlı adapte olması ve kadın istihdamının artmasının formüllerinden biri kurumların açacağı kreşlere bağlı.
Türkiye, kadının çalışma hayatındaki temsil oranının en düşük olduğu ülkelerden biri. Ayrımcılık da mevcut tablonun parçaları içinde yer alıyor. PwC tarafından yapılan Çalışma Hayatında Cinsiyet Eşitliği Araştırması’na göre kadın ve erkek katılımcıların yüzde 34’ü bir iş başvurusu ya da iş görüşmesi sürecinde ayrımcılığa uğradığını düşünüyor. Bu düşünceyi paylaşan kadınların oranı ise kadınlarda iki katına çıkıyor.
Ne yazık ki dünya genelinde ayrımcılığa uğradığını belirten çocuk sahibi kadınların oranı çocuk sahibi olmayan kadınlara göre daha fazla. Türkiye’de de anne olan kadınların iş yaşamına katılımı ve devamı daha da zorlaşıyor.
Anne ve çocuklara sunulan yan hakların yok denecek kadar az olduğu ülkemizdeki en büyük sorun ise kreş! İlk 500 listesindeki şirketlerin sadece yüzde 5’inin kreş hizmeti sunduğu düşünüldüğünde tablo çok daha karamsar bir hal alıyor.
Çalışan annelerin iş yaşamındaki devamlılığının sağlanması ve kadınların istihdama katılımı konusunda kreş hizmetinin çok kıymetli olduğunu anlatan PWN İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Aylin Satun Olsun, “Kadınların iş yaşamına katılımı konusunda atılacak en önemli adımlardan biri de kreş desteği. Ne yazık ki hala işverenlerin bir kısmı için çocuk sahibi kadın çalışanlara ayrımcılık uygulanıyor. Halbuki kadınların kafasında bu tarz bariyerler yok!. Örneğin PwC yaptığı son Çalışma Hayatında Cinsiyet Eşitliği Araştırması anneler ve çocuk sahibi olmayan kadınların kariyer planlamaları arasında önemli farklar olmadığını ortaya koyuyor. Çocuk sahibi olmayan kadınların yüzde 95’i belirli bir süre yurt dışında çalışmak isterken, çocuk sahibi olanlarda bu oran yüzde 87’ye geriliyor. Bu durum, çocuk sahibi olmanın kadınların gözünde anlamlı bir bariyer olmadığını gösteriyor” dedi.
“‘Aile Dostu’ şirketler istiyoruz…”
TÜSİAD, AÇEV ve PWC tarafından hazırlanan İş ve Özel Yaşam Dengesi Yolunda Çocuk Bakım ve Eğitim Hizmetlerinin (kreşlerin) Yaygınlaştırılması Raporu’nun bu anlamda çok önemli öneriler sunduğuna değinen Olsun, “Rapor: Kreş yatırımına yönelik mevcut teşvikler geliştirilmeli. Kreş yatırımlarının 6. bölge teşvikleri kapsamına alınması, KOBİ desteklerinden kreş girişimcilerinin öncelikli olarak yararlanması, kreşlerde çalışanlara yönelik vergi-prim teşvikleri getirilmesi, OSB kreşlerine çocuk başına destek sağlanması, işletmelerin çalışanlarına sağladığı kreş desteklerinin kreş çeki kullanılarak verilmesinin önünün açılması gibi öneriler sunuyor. Bu önerilerin hayata geçirilmesinin kadınların iş yaşamına katılımı konusunda önemli faydalar sağlayacağı aşikâr. Ayrıca çocuk bakım hizmetlerinin özel sektör, belediye ve sivil toplum işbirliğiyle yaygınlaştırılması, çocuk bakımı alanında 500 bin yeni istihdam sağlayacağı gibi kadın yeteneklerin iş hayatında kalması için de önemli bir etken olacaktır” dedi.
PWN İstanbul’un da imzacısı olduğu, Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) ve Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi (UN Global Compact) ortak girişimi olan Kadının Güçlenmesi Prensipleri’nde de bu konunun net bir şekilde vurgulandığına değinen Olsun, “Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi Kadının Güçlenmesi Prensipleri özel sektörün toplumsal cinsiyet eşitliği çalışmaları için tasarlanmış bir araçtır. Kadın ve erkek çalışanların iş-aile dengesini kurmalarına yardımcı olmak adına yeterli izin ve yan haklar sağlamak, bu kapsamda “kadın dostu” değil, “aile dostu” bir yaklaşım belirlemeyi esas alır. Kurumların artık çalışmalarını bu esaslar üzerine kurmaya başladığını ve özelikle kadın çalışanlara yönelik özel destek programları oluşturduklarını görüyoruz. Kreş ve diğer bakım destekleri de bunlardan biri” dedi.
Kreş açmak zorunlu…
Kreş açmanın işverenlerce bir zorunluluk olduğunu anlatan Olsun, “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu uyarınca, 150’den fazla kadın çalışanı bulunan işverenler kreş açmak zorunda. Çocuğunun annesi ölmüş veya velayeti babaya verilmiş erkek çalışanlar da 150 kişi hesabında dikkate alınıyor. Kurumların ayrıca çalışma yerlerinden ayrı ve işyerine en çok 250 metre uzaklıkta emzirme odası kurması zorunlu. Maalesef bu kurallara uyan işveren sayısı hala çok kısıtlı. PWN İstanbul olarak temennimiz ve çalışmalarımız bu alandaki uygulamaların sayısının artması ve kadınların iş yaşamına katılımına daha çok destek olunması” dedi.
PWN İstanbul’un Mercer ile yaptığı Kadın Parladıkça Araştırması’ndaki rakamlara da dikkat çeken Olsun, “Araştırmamıza göre globalde yüzde 41 olan ebeveynlik ya da bakıcı izni ülkemizde yüzde 8 oranında. Kurumların sadece yüzde 13’ü işe dönüş sürecinde çalışanlarına özel programlar sunarak destekliyor. Bu nedenle gidilecek uzun bir yol olduğunu düşünüyorum” dedi.