29 Kasım
Basın Bülteni mi? Haber mi?
Halkla ilişkiler dünyasının en etkili bilgilendirme metodu olarak görülen basın bültenleri, kuşkusuz PR’ın mucidi olarak görülen Lvy Lee’nin ajansından çıktığı günden bu yana çok yol kat etti. Ancak aradan geçen neredeyse bir asırda, markalar ve basın nezdindeki etkisi artarak devam etti.
Marka ve haber merkezleri arasında köprü görevi gören basın bültenleri, haberin temel taşı olarak da nitelendirilebilir. Basın mensubunun konuya ilgisini çekmeyi hedefleyen bültenler, haberin ta kendisi olabileceği gibi habere ilham da verebilir.
Bir basın bülteni her ne kadar haberin temel taşı olarak görülse de haber metni ile arasında bazı farklılıklar taşır. Basın bülteni haberin aksine marka odaklı bir kurgu izler. Haber metninde kullanılmayan marka odaklı cümle ve betimlemelerle süslenir.
Ancak doğru yazılmış bir basın bülteni, gazetecinin gözünde her zaman haberdir.
Temel prensibinde her iki metin kurgusu da 5n 1K kuralı denilen; “Ne, Ne zaman, Nasıl, Niçin, Nerede ve Kim?” sorularına cevap verir.
Bir basın bültenin belki de en önemli kısmı, başlık ve spotudur. Basın mensubunun yahut bültenin yollanacağı ilgili kişinin hem ilk bakışta dikkatini çekmek hem de tüm metni okuyacak zamanı olmayabileceği düşüncesiyle içerik ile ilgili önemli bilgiler, başlık ve spotta karşı tarafa aktarılır. Heyecan verici, dikkat çekici ifadeler basın bültenine olan ilgiyi artırır.
Kurgusuna gelecek olur isek; bir basın bülteninde ilk paragrafta haber anlatılır. İkinci paragrafta haberin neden ve sonuçlarına vurgu yapılır. Sonrasında konunun muhataplarından alıntı yapılarak, metin detaylandırılır. Son olarak söz konusu marka yahut kurum hakkında bilgi verilerek metin sonlandırılır.
Haber yazımı da bu temel prensiplere odaklı bir işleyiş izler. Ancak haber her zaman tarafsız bir biçimde verilmelidir. Kişisel yorum ve değerlendirmelerini haber metnine katmamalıdır.